Şarj edilebilir hibrit (PHEV) araçlar, geleneksel benzinli motorların menzili ile elektrikli araçların verimliliğini bir araya getirerek 'iki dünyanın en iyisi' olma vaadiyle sunuluyor. Peki bu iddialı teknoloji, Amerika'nın en çok satan araç türü olan kamyonetlerde, özellikle de Avustralya'nın acımasız çöl yolları gibi zorlu koşullarda ne kadar geçerli? Bu sorunun cevabını bulmak için yapılan 4000 kilometrelik kapsamlı bir test, hibrit kamyonetlerin parlak vaatlerinin ardındaki gerçekleri gözler önüne serdi.
Zorlu Sınav: Üç Hibrit, Üç Dizel ve 2,5 Tonluk Römork
Avustralya merkezli off-road meraklıları tarafından gerçekleştirilen bu devasa testte, piyasada dikkat çeken üç şarj edilebilir hibrit kamyonet, üç geleneksel dizel kamyonet ile karşı karşıya getirildi. Test konvoyu, 4000 kilometrelik macera boyunca ıssız otoyollardan kum tepelerine uzanan zorlu bir parkurda, 2.500 kilogramlık bir römorku dönüşümlü olarak çekti.
Testteki hibrit modeller şunlardı:
- BYD Shark: Çift elektrik motoru ve 1.5 litrelik benzinli motora sahip bu model, teoride 100 km tamamen elektrikli menzil sunuyor.
- GWM Cannon Alpha: Daha büyük bataryası sayesinde 114 km elektrikli menzil vaat ediyor ve geleneksel 4x4 aktarma organlarına sahip.
- Ford Ranger PHEV: Grubun en küçük bataryasına sahip olan Ranger, yaklaşık 49 km elektrikli sürüş imkanı tanıyor.
Römork Çekme Performansı: Beklenmedik Hayal Kırıklığı
Testin en şaşırtıcı sonucu, hibrit kamyonetlerin römork çekerken sergilediği inanılmaz derecede yüksek yakıt tüketimi oldu. Römorku çekerken sadece iki saatlik bir sürüşün ardından BYD Shark'ın yakıt deposu neredeyse tamamen boşaldı. Sürekli olarak bataryayı şarj etmeye çalışan benzinli motor, aracın yakıt tüketimini felaket seviyelere taşıdı.
BYD Shark, römork çekerken 100 kilometrede 25 litre (9.4 mpg) gibi şok edici bir yakıt tüketim değerine ulaştı. Bu, sadece 175 kilometre sonra yakıt ikmali gerektirdiği anlamına geliyordu.
Ford Ranger PHEV biraz daha iyi bir performans sergilese de sonuçlar etkileyici olmaktan uzaktı. En büyük bataryaya sahip GWM Cannon Alpha ise verimlilik konusunda en kötü performansı göstererek bu teknolojinin ağır yük altında ciddi bir zafiyet yaşadığını kanıtladı.
Otoyol ve Arazi Performansı: Artılar ve Eksiler
Römork olmadan otoyol hızlarında yapılan sürüşlerde ise hibrit kamyonetlerin durumu biraz daha iyiydi. Yaklaşık 3 tonluk ağırlıklarına rağmen 100 kilometrede 15 litre (16 mpg) civarında bir tüketim değeri yakaladılar. Bu değer, dizel rakipleriyle kıyaslandığında kabul edilebilir olsa da devrimsel bir avantaj sunmuyordu.
Araçların en parlak anı ise bozuk stabilize yollarda yaşandı. Saatte 80 km hızla yapılan sürüşlerde tüketim 100 kilometrede 10 litreye (23 mpg) kadar düştü. Ayrıca, bu kamyonetlerde standart olarak sunulan priz çıkışları, kamp alanında ek bir jeneratöre veya pahalı akü sistemlerine ihtiyaç duymadan elektrikli aletleri çalıştırabilme gibi büyük bir kolaylık sağladı.
Arazi performansında ise hibritler kum tepelerini rahatlıkla aşarken, Ford Ranger büyük bir kum tepesini geçmeyi başaramayan tek araç olarak gruptan ayrıldı. Yakıt tüketimi konusunda ise hibritler, kumlu arazide yine dizel rakiplerinin gerisinde kaldı.
Sonuç: Hibrit Kamyonet Kimin İçin Uygun?
Bu zorlu testin sonunda ortaya çıkan tablo net: Şarj edilebilir hibrit kamyonetler, her senaryo için uygun bir çözüm değil. Eğer günlük kullanımınız kısa mesafelerden oluşuyorsa ve aracınızı evde kolayca şarj etme imkanınız varsa, bu araçlar yakıt faturalarınızı önemli ölçüde düşürebilir. Ancak iş uzun mesafeli yolculuklara, macera dolu arazi sürüşlerine ve ağır römorklar çekmeye geldiğinde, mevcut hibrit teknolojisi, geleneksel dizel motorların güvenilirliği ve verimliliği karşısında sınıfta kalıyor.
Görünen o ki, hibrit kamyonetler henüz 'her işe gelen' bir çözüm olmaktan uzak. Bu alandaki gerçek devrim için, daha büyük bataryalara ve jeneratör görevi gören verimli motorlara sahip yeni nesil menzili artırılmış elektrikli araçları beklememiz gerekecek.